Roman Yazmayı Denemek 109
![]() |
Kavak Yelleri |
Bir ara Kavak Yelleri diye bir dizi vardı. İlkokulda olduğum zamanlara denk gelen bir diziydi. Kendim açıp izlemediğim için çok az şey hatırlıyorum, genelde evde abimlerin açıp izlemesine denk gelirdim. Hikâyenin belli bir noktasına kadar sıkı bir şekilde takip etmişlerdi. Birkaç şey hatırlıyorum bu diziden. Bunlar:
- Bir arkadaş grubu var ve bunlar üniversite sınavına hazırlanıyor. Birbirini seven ve eğlenceli bir arkadaş grubu.
- Bu arkadaş grubundaki karakterler belli insanları temsil ediyorlar. Zengin, fakir, akıllı, komik...
- Dizinin ilerleyen kısımlarında karakterlerin ilişkileri çok çarpık bir hal almaya başlıyor. (Sanırım dizi bu noktada çuvallamaya başlıyor.)
- Bir de Pinhani.
Yukarıda saydığım şeyler aslında aynı zamanda dizinin popüler olmasına sebep olan şeyler. Çünkü öyle ya da böyle çoğu hikayede bu dinamikler olur. İnsanlar çok kolay bir şekilde empati kurabilecekleri karakterleri bulmayı severler. Kavak Yelleri'nde de dönemin gençliği bir noktada kendilerine benzettikleri karakterlerin aslında hayal ettikleri bir hayatı da yaşadıklarını görüyorlar: Mutlu bir arkadaş grubu... Hepsinin güzel bir ilişkisi var. Her bölüm çeşitli maceralara atılıyorlar, bazen tartışıyorlar fakat sonra tekrar bir araya geliyorlar. Güçlü bağları var bu insanların. Buraya kadar her şey tamam. Fakat dizi bir noktadan sonra bu verdiklerini geri almaya başlıyor. Bir defa hikâye bitiyor. Çünkü final olması beklenen üniversite sınavının ötesine gidiyor. Burada ilişkiler çok çarpık bir hale geliyor. Bir nevi sevgili takaslamaya başlıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam. Bu noktada hikaye başlangıcından çok farklı noktalara gidiyor. Bu değişimleri derinleştiremiyor, üstüne de heyecanı tutabilmek için ucuz numaralara girişiyor ve yok birini öldürüyor, sonra diriltiyor. Yok kaza oluyor, yok şu oluyor şeklinde ilerleyip hypeını tüketerek devam ediyor. Kısıtlı izleme tercübeme rağmen bunu fark ediyordum. Yine de Kavak Yelleri, Türk dizi sektöründe önemli yapımlardan birisi olarak yerini almıştır diye düşünüyorum. Çok uzun yıllardır zamanında Kavak Yelleri'nin konuşulduğu kadar konuşulan bir yaz dizisine denk gelmedim. O dönemlerde izlediğim bir diğer dizi Chuck idi. Chuck'ı çok severdim. Hem TRON gibi ortak kültürlere sahip olmamız hem de ilişki dinamiğinde kullandığı dinamikler çok daha kaliteli idi. Saf Chuck, tecrübeli Sarah ile tanışır. Sarah için Chuck bir çocuk gibidir. Fakat aslında ikisinin de büyümesinin gerektiği yerler olduğunu görürüz. Aralarında bağ güçlenir, birlikte büyürler. Aşırı sulandırmaz.Chuck dizisinden Sarah ve Chuck(Sevdiğim ikililerden)
![]() |
The Office (US)(Sevdiğim bir diğer ikili) |
Yukarıda da dediğim gibi bu dinamikler aslında sevdiğimiz çoğu dizide öyle ya da böyle yer buluyor. Aynı kategoride değiller ama The Office dizisinde de bunlar var. Jim ile Pam ilişkisini ele alalım. Diğer tarafta da Efe ile Aslı olsun. İkisinde de karakterler ilk başta başkaları ile sevgili. Sonra platonik bir ilişki yaşıyorlar. Ardından sevgili oluyorlar. Sonra ayrılıyorlar ve başkaları ile devam ediyorlar. Koşulları değişiyor. Birinde iş değiştirirken diğerinde farklı okullara dağılmak gibi. Sonra tekrardan bir araya geliyorlar ve tekrardan sevgili oluyorlar. The Office dizisinde bu formül işlerken Kavak Yelleri'nde işlemiyor. Çünkü Jim ile Pam'in gelişimlerini görüyoruz. Yaptıkları hatalarla yüzleşiyorlar. Değişiyorlar ve bu bir sürece yayılıyor.
Kavak Yelleri'ni her ne kadar sevmesem de bir de Pinhani vardı. Aslında diziden daha çok dikkatimi çeken şey bu gruptu. Bugünlerde tekrardan dinliyorum ve bu yazıyı yazmama sebep olan şey de Pinhani. Bazı müziklerindeki nokta atışı diyebileceğim seviyede insanı yakalayan sözlerin dizinin de ötesine taştığını düşünüyorum. Beni Al, Hele Bi Gel, Ben Nası Büyük Adam Olucam, Ne Güzel Güldün gibi parçalardan birini açan bir insanın bu müzikleri dinlerken kendi anılarında dolaşmaması pek mümkün değil. Çünkü herkesin yaşayabileceği ortak duygulara ve anılara hitap ediyor. Hepsini paylaşmaya gerek yok diye düşünüyorum. O yüzden bir tanesini alıntılayacağım.
Belki durup dururken yanına gelince
Söylediklerimi anlamsız buldun
Oysa vakit yoktu ama sen haklıydın
Çünkü böyle şeyler aceleye gelmezdi
Yalandan da olsa
Ne güzel güldün o akşam bana
Belki tanışmak zor, iyi anlaşmak zor
Peki görüşmek çok mu kolaydı?
Çok kısa bir zamanda, belki biraz da zorla
Bence gayet iyi de anlaştık
Yalandan da olsa
Ne güzel güldün o akşam bana
Tüm bu yazdıklarım aslında kitabı yazarken nelere dikkat ettiğimi söylemek için yazdığım şeyler. Şimdiye kadar başka eserlerden bahsederken hep yabancı örnekler vermiştim. Bu yazıda da bizden bir örnek vermek istedim, iyi ve kötü yanlarıyla.
Yorumlar
Yorum Gönder