The Seventh Seal Kitabı Hakkında
Baştan belirteyim bu kitap önsöz ve filmin senaryosundan oluşuyor. Filmi
beğenmeyen birinin okumasına gerek yok. Filmi yeni izlemiş birisinin de
okuması anlamsız olur.
Bergman'ın film yapmaya bakış açısını anlatan bir önsözle
karşılaşıyoruz. Filmi edebiyattan daha çok müziğe yakın bulan biri
olarak Bergman'ın da aynı şeyi düşünmesi hoşuma gitti. Bu önsözden sonra
da direk senaryo ile karşılıyoruz. Her şey aynı olmasına rağmen
senaryoyu okurken aldığım tad, filmi izlerken aldığımdan çok daha
fazlaydı. Birincisi filmi izlerken fark etmediğim göndermeleri senaryoyu
okurken fark ettim. Bu bazı eserleri -örneğin Cyrano de Bergerac- henüz
okumamış olmamla alakalıydı ve ayrı bir keyif verdi. İkincisi de
sahneleri daha farklı hayal ettim. Film düşük bütçeli olduğundan
yapılamayacak atmosferi aklımda tamamladım. Yoksa Bergman'ın
yönetmenliğiyle alakalı bir durum değil. Örneğin oyuncuları çok iyi
seçmiş ve senaryoyu okurken onları hayal etmek tüm detayları akla
oturtuyor.
Filmi izlediğim sıralarda daha Martin Scorsese'in The Silence filmi
çıkmamıştı. Ama senaryoyu okurken ister istemez o filmde aklıma geldi.
Çünkü belli açılardan benziyorlar. The Silence'ın ana odağı olan "Tanrı
neden bu kadar sessiz?" olayını bu eserde de görüyoruz.
Martin Scorsese, The Silence ismini Tanrı'nın sessizliğine istinaden mi
aldı yoksa yine Bergman'a ait olan 1963 yapımı The Silence'a gönderme mi
yaptı bilmiyorum. Ama şunu söyleyebilirim: Bergman Tanrı ve insan
üzerine deneme yapmayı seven, insan durumuyla ilgili belirsiz gerçeği
yakalamayan çalışan birisi. Bu yüzden Yedinci Mühür çok daha başarılı
bir eser.
Sonuç olarak filmi zaten seviyordum, böylelikle daha çok sevmiş oldum.
Yorumlar
Yorum Gönder