Bugün durup dururken yine This is England geldi aklıma. Geriye dönüp son birkaç yıldır izlediğim yapımlara baktığımda This is England beni hala en çok etkileyen yapımlardan biri. Filmi lisenin başlarındayken izlemiştim. Güzel deyip geçmiştim. Ludovico Einaudi'nin müzikleri çalıyordu, o memnun etmişti. Fakat aradan zaman geçtikten sonra dizilerine baktığımda o diziler bir ayrı vurdu. Bir defa benim kitabımda oluşturmak istediğim yapılardan birine sahipti. Filmdeki o politik mesajı daha arka plana alıp büyüme hikayesini ön plana çıkartıyordu ve bunu izleyici için bir deneyim haline getiriyordu. Gerçekten büyümelerini görüyorduk. '88'in sonundaki bu görseldeki sahnede Woody'ninçırpınırcasına hala Lol'ü güldürmek için girdiği çaba ne kadar güzel ve gerçekçi bir şekilde yansıtılıyordu.
This is England - Woody ile Lol
Kitaba dönecek olursam bölümü bitirdim artık buna dokunmayacağım desem de geriye dönüp ufak detaylar eklediğim oluyor. Geçenlerde ilkyardım eğitimi veren hemşire ile bahçede konuşuyorduk. Bir noktada sigara içmeye başladı. Sigarası bitince önce botunun tabanı ile iyice söndürdü onu. Sonra parmağı ile de sigaranın önündeki külü ezdi ve dağıttı, kül tablasına öyle bıraktı. O kadar sigara içen insan görmüşümdür. İlk defa sigarasını bu kadar aşamalı söndüren bir insan görmüşümdür. Kitapta da sigara içen karakterler var elbette, ana karakterlerden yok ama varlar. Kısa bir düşünmeden sonra bu davranışı Eda'ya eklemeye karar verdim. Hem ilk bölümde karşılaştığımız bir karakter olması hem de ilerleyen bölümlerde de birkaç kez görecek olmamız onu seçmemde bir sebepti. Sadece bir defa görünüp kaybolacak birinde kullanmak istemedim. Çünkü bu kısa anın bile bir insanı derinleştirebileceğini düşünüyorum. Örnek veriyorum, Eda'nın bahsettiğim davranışı bir tane kafenin terasında yaptığını hayal edin. Neden sigarayı kül tablasında ezmek yerine böyle bir zahmete girmiş olabilir? Belki daha önceden birisinde görmüştür ve tekrar ettiği bir davranış haline gelmiştir. Başka ne olabilir? Şimdi Eda'yı o terastan çıkaralım ve bir ormana koyalım. Şimdi ne anlama geliyor? Evet. Bu sefer bulunduğu durumun bilincinde olan, hassas birisi olarak karşımızda duruyor. Sigarayı botu ile söndürüyor çünkü etraf ağaç ve çalıdan ibaret. Yere atamaz. Sonra eline alıp tamamen söndüğünden emin olmak için bir de eliyle eziyor. Etrafını önemsiyor bu insan. İki farklı ortam, aynı durum. Tamamen bambaşka birisi yapabiliyor insanı. İlk bölümde Cem ile ormanda yürüdükleri yere ekliyorum. Her ne kadar 18-19 yaşında bir karakter için olgun kaçacağını düşünsem de yakışacak bence.
Heather Woods Broderick - I Try
Başka... Dün gece İrge'yi rüyamda gördüm. Çok kısa bir şeydi. Bir tane evdeyim. Kapıdan çıkarken onun da içeri girmeye çalıştığını görüyorum. Karşılaşıyoruz. Beni tanıyor mu bilmiyorum. Göz göze geliyoruz. Ciddi ciddi bakıyor. Kenara çekiliyorum ve yanımdan geçip gidiyor. Sadece bunu ve uyandığımda büyük bir özlemle dolduğumu hatırlıyorum. Neyi özlediğimi bilmiyorum. Eminim hepimizin özlediği bir şeyler vardır. İrge bir keresinde "Önceden de oldu güzel anılarım..." diyor. Böyle başlayan bir konuşmanın devamında ne gelebileceğini az çok tahmin edebiliriz. O yüzden bu cümleyi eksik bırakıyorum.
Oppenheimer
Bu ara üzerimde büyük bir yorgunluk var. Kocaman bir şey üstüme çökmüş gibi hissediyorum. Gün içinde ara ara kendimi yokluyorum. "Daha iyi hissediyor muyum?" diye soruyorum. Cevabım hep "Aynı." oluyor. Bu kitabı bitirmeye ve devamında yazmak istediklerine karşımda içimde büyük bir istek var. Bu kadar acımasızca davranmasaydım çoktan biterdi ama iyi bir şey olmasını istiyorum. Geçenlerde ünlü bir edebiyat eserimizin film uyarlaması çıktı. Filmi yerden yere vurmuşlar, ya diyorum ne kadar kötü olabilir. İnternette dolaşırken filmin senaristinin kitabına denk geldim. Kariyerinde bir tane kitap yazmış, birkaç film/dizi işine de senaryo tarafından destek sağlamış. Kitabın bir tane arka kapak yazısı var. Of dedim. Daha düzgün cümle kurmayı bilmiyor. Sonra biraz içine alıntılarına baktım, belli belirsiz duygu patlamalarında yazılmış gibi duruyor. Tutarlılık yok. Böyle eserler gördüğüm zaman da bu kitabı bitirme isteği içimde tekrardan şiddetleniyor. Yeni yıla girdik. Yeni yılda yeni bir pozisyona geçtim. Evet daha 5. ayda dayanamadım ve tekrardan iş değiştirdim. Bu nasıl bir kariyer ben de bilmiyorum. Detaylarına belki ayrı bir yazıda girerim, bu değişiklikler elbette yazım sürecine yansıyor çünkü bir düzenim oluşmadı. En basitinden durup dururken İzmit hikayesi dahil oldu hayatıma. Neyse, yaz gelmeden bu kitabı tamamlamak istiyorum. En azından birinci kısmını. Sene bitmeden de ikinci kısmı bitirmek hayalim ama bakalım.
Yorumlar
Yorum Gönder